Q10 nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Q10 nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2019/03/13

Doğal İçerikli Cilt Bakımı / Dermokozmetik Cilt Bakımı

Doğal İçerikli Cilt Bakımı Nasıl Yapılır?


Selam Tutumlular,

Öncelikle eğer okumadıysanız bir önceki yazımı okumanızı öneririm. Çünkü yazımda cilt yaşlanması neden olur ve nasıl durdurabiliriz kısaca anlattım. Şimdi bu bilgiler ışığında kendimize en uygun cilt bakımını nasıl gerçekleştirebiliriz. Bunun için tabi ki önce cilt tipimizi tespit etmeliyiz. Çoğu eczane bu analizi ücretsiz gerçekleştiriyor 😉 Yaş ve çevresel faktörler, yanlış ürün kullanımı, fazla kozmetik kullanımı vb nedeniyle cilt tipiniz yıllar içerisinde değişebiliyor 🙄 Benim cildim karmadan baya baya kuru cilt tipine geçti, pul pul oluyorum 😅

Cilt tipinizi öğrendikten sonra sorunlu bölgelerinizi karma, yağlı, kuru, hassas.. Ardından cilt sorunlarınızı tespit edin. Sivilce, sivilce izi, kırışıklık, esneklik kaybı vb..
Şimdi gelelim cilt bakımında gerekli ve faydalı başlıca içeriklerin neler olduğuna..

Hyalüronik Asit
Son günlerde her yerde görüyoruz. Peki nedir bu hyalüronik asit ve ne işe yarar? 
Vücudumuzdaki tüm bağ dokusunda eklemlerde ve ciltte doğal olarak yer alan glukozaminoglikan denilen amino asit içeren polisakkarit formunda bileşenler bulunur. Bu bileşenler bağ dokusuna esneklik sağlamlık ve nem kazandıran bileşenlerdir. Hyaluronik asit de bu bileşenlerden bir tanesidir. İnsan vücudunda 15 gram bulunan Hyalüronik asit, ilerleyen yaşlarda üretimi iyice yavaşladığı için cildimiz kurumaya başlar. Bu nedenle kırışıklıklar daha da derinleşerek, cilt yüzeyinde net bir şekilde görünür hale gelir.
  • Hyalüronik asit serumları cilde uygulandığında, yüksek oranda su tutma yeteneğiyle cildin pürüzsüz, parlak, canlı ve doğal görünmesini sağlar.
  •  Sivilce izlerini yok eder ve sivilce oluşumunu engeller.
  •  Cildin uzun seneler canlılığını, tazeliğini ve doğallığını korumasına yardımcı olur.
  • Düzenli kullanıldığında kırışıkların azalmasını sağlar.

Geçelim Hyalüronik asit içeren ürün örneklerine, sanırım en başta CeraVe markasının ürünleri geliyor. Hatta marka Hyalüronik asit içermesi nedeniyle ünlü oldu. Başka markalarda yok mu tabi ki var;   Vichy, Filorga, The Organic Pharmacy ve Avene de krem, serum, tonik şeklinde bulabilirsiniz.

Seramid
Cildi dış etkenlere karşı korumaya yardımcı olan ve suyun cildimizde tutulmasını sağlayan cilt bariyerimizin %50’si seramidlerde oluşturur.
Eğer bir deride seramid’ler doğuştan az ise, kuru cilt dediğimiz tipte dünyaya gelinir. Tabi illa böyle olacak diye bir kural yok. Dış etkiler veya hastalıklarla (sıcak, soğuk, güneş, lazer, epilasyon, deterjan, şeker hastalığı (diyabet) vb. gibi) deri kurur ise, hasarlı deriye mutlaka glikosil seramidler içeren nemlendiriciler krem ya da losyonlar kullanılarak kayıp giderilmeli cilt onarılmalıdır. Araştırdığım kadarıyla kuru/kurumuş cilde uygun bir nemlendiricinin içeriğinde mutlaka glikosil seramidlerin bulunması gerekiyor. Hatta bu maddeyi içeren bir ürün en iyi nemlendirici sayılıyor.

Ceradolin krem ve Ceradolin-P krem ile Ceradolin su bazlı losyon ve Ceradolin yağ bazlı losyon, Pirdolin losyon ve krem ve Seranem El ve Vücut kremi, Vücut şampuanı glikosil seramidler içeren en iyi nemlendiricilerden bazılarıdır.

Seramidi doğal yollarla da cildimize alabiliriz. Seramid içeren yağlar:
  • Üzüm çekirdeği yağı %73
  • Haşhaş yağı %70
  • Buğday Tohumu yağı %55
Koenzim Q10 ve Alfa Lipoik Asit

Enerji üretilmesine, serbest radikallerin nötralize edilmesine ve cildin sağlıklı olmasında etkili rol oynar.

Gençken vücudun ihtiyaç duyduğu kadar Koenzim Q10 üretme yeteneğine sahip oluyoruz ancak yanlış beslenme, ilaç kullanımı veya çevresel faktörler vb ile birlikte yaşlanma ve stres gibi çeşitli faktörler Koenzim Q10 seviyemizi düşerebiliyor.

Cildin sıkılığını sağlayan kollajen ve elastin lifleri ile onları aktifleştiren koenzim Q10 miktarının yıllar içerisinde azalması ile foto yaşlanma, yani güneş ışınlarına maruz kalma sonucu oluşan lekeler, pürüzlenme ve ince çizgiler de yaş ilerledikçe çoğalır. Ağız yoluyla alınarak veya dışarıdan kremler, losyonlar veya serumlarla uygulanarak cilde koenzim Q10 desteği vererek cilt yaşlanmasını yavaşlatabiliriz.

Eğer orta yaş ve altındaysanız takviye olarak direk koenzim Q10 alabilirsiniz. Vücudunuz bunu aktif form olan ubikinole çevirebilir. Bilinmeyen önemli bir nokta ise yaş arttıkça bu dönüşüm yavaşlar ve koenzim Q10 alsanız bile fayda sağlayamazsınız. Dolayısıyla ileri yaşlarda direkt olarak ubikinol almanız gerekmektedir.

Sıra Alfa Lipoik Asit e geldi..  Cilt hücrelerinin antienflamatuarı ve anti-aging’i sayılıyor. Ve “evrensel antioksidan” olarak adlandırılıyor, çünkü hem suda hem de yağda çözünüyor. En değerli özelliği ise, cildin yüzeyine ve cilt hücresi zarına nüfuz etme kabiliyeti..Cilt hücresine nüfuz ediyor aa dostlar! Sonuç olarak, alfa lipoik asit, cilt hücresinin hem iç hem de dış kısmına yarar sağlıyor. Koenzim Q10 gibi, enerji üretimini desteklerken kollajen üretimini artırıyor ve serbest radikallere karşı koruyor. Ciltten ölü hücrelerin atılmasını sağlıyor ve aynı zamanda cildi yeniliyor. Sebum üretimini düzenliyor. Alkış!

Kırışıklıkları, hiperpigmentasyonu ve sivilce izlerinden meydana gelen lekeleri gidermeye destek oluyor.
Geçelim Koenzim Q10 içeren ürün örneklerine; SEBAMED Q10 Serisi, Rival de Loop Q10 Serisi, Nivea Q10 Plus C Serisi, Procsin Q10 Göz Bakım Yağı.
                       

Gelelim bütçe düşmanı önerilere; Derma E Firming DMAE Moisturizer, Janson Beckett Alpha Lipoic Acid, Vitamin C Ester & DMAE Day -Night Cream, DermaPlus Md C-Lipoic Antioxidant Serum, DermaPlus Md C- Lipoic Tx Mask, DermaPlus Md KQ10 Rich Moisturizer + Retinol

E Vitamini

Sadece güçlü bir antioksidan ve antikoagülan değil, aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirici ve sağlıklı saç ve cilt bakımı ve kansere karşı yardımcıdır.

E vitamini tohumlar, fındık, hindistan cevizi yağı, zeytinyağı, avokado ve yeşil yapraklı sebzeler de bulunur. Yağda eridiği için vücut tarafından en iyi fındık, tohumlar ve avokadoda bulunan sağlıklı yağlar ile tüketildiği zaman emilir. Takviye olarak E vitamini hapları tüketebilir ya da E vitamini yağı kullanabilir.

Güçlü bir antioksidan olarak, vücuttaki hücre oksidasyonu yüzünden gerçekleşen hasarı azaltmaya yardımcı olur. E vitamini yağı, yaşlanma sürecinde büyük payı olan vücuttaki serbest radikalleri engellemek için çalışır. Ciltteki kahverengi lekeler dıştan gelen hasarlar veya zayıf karaciğer fonksiyonlarından kaynaklanabilir. E vitamini bu hasarları onarır. Lekelere uygulandığında, hücre zarlarına ulaşır ve hücre yenilenmesini teşvik ederek cildi iyileştirir. Yüksek miktarda C vitamini ile kombine edildiğinde ise, E vitamini doğal bir güneş koruyucudur; yaşlanmayı yavaşlatır, kırışıklarla savaşır, cilt kanserinden korur.
E Vitamini içeren ürün örnekleri; Aksu Vital
Kuru Ciltler İçin Doğal Avokado Yağlı & E Vitaminli Cilt Bakım Kapsülü, Arifoğlu E Vitamini, M. Asam Vitamin E Serisi

C Vitamini

C vitamininin serbest radikaller ile savaşarak kolajen ürettiğini önceki yazımda anlatmıştım. Temizleyicilerden güneş korumalarına kadar kullandığınız ürünlerin çoğu C vitamini içerir. 

C vitamini hem cilt hem de vücut icin hayati önem taşır. Diğer canlılardan farklı olarak insanlar kendi C vitaminini kendileri üretemez, C vitaminini besinlerden elde ederler. C vitamini dokularda uzun süre kalamadığı ve idrarla atıldığı için, sürekli bir kaynağa ihtiyaç vardır.

C vitamini ciltte şu konularda etkilidir; 
- Cilt renk tonu: Melanin sentezinden sorumlu tirozinaz enzimini etkinliğini ortadan kaldırır. 
- Ciltteki su kaybını önler, böylece cildin bariyer fonksiyonunu yerine getirmesini sağlar.
- Kolajen sentezi: C vitamini, hücrede kolajen sentezini etkileyen bir aktiftir. C vitamini yoksa kolajen de yoktur.
- Güçlü bir antioksidan: Antioksidan üretimine yardımcı olur ve okside olmuş proteinleri etkisiz hale getirir. Sayesinde cilt tonu kusursuz sekilde eşitlenir.
- C vitamininin güneşi ışınlarına karşı koruyucu görev üstlenmektedir. Özellikle de yüksek dozlarda uygulandığında ya da E vitamini, güneş koruması ve cildi rahatlatan elementler ile birlikte kullanıldığında çok faydalıdır.
C Vitamini içeren ürün örnekleri; PROCSIN C Vitamini Serumu, Babe Vitamin C Aydınlatıcı Bakım Ampül, Cosmed Alight İntensive Lightening Serum, The Body Shop Vitamin C, Garnier Taze Karışım Kağıt Yüz Maskesi C Vitamini


Gelelim bütçe düşmanı önerilere; Murad/ Essential-C Daily Renewal Complex Krem, ESTEE LAUDER Advanced Night Repair Yaşlanma Karşıtı Gece Serumu, REN Skincare Flash Rinse 1 Minute Temizleyici, Clinique Fresh Pressed C Vitaminli 7-Gün Sistemi



2019/02/28

Anti-Aging Mümkün Mü - / Yiyeceklerle Cilt Bakımı Nasıl Olur ?

Selam Tutumlular,

Bugün sizlerle anti aging nedir, biz tutumlular için mümkün müdür ve yediklerimizin cildimiz üzerindeki etkileri hakkında konuşmak/yazmak istiyorum.


Öncelikle anti aging ne demek önce onu bir netleştirelim; 'aging' i yaş almak, yaşlanmak olarak çevirebiliriz, 'anti aging' in ise yaşlanma karşıtı gibi bir kelime anlamı oluyor. Yani yaşlanmayı engellemek olarak tercüme edebiliriz. Peki neden yaşlanıyoruz ?
Yapılan araştırmalara göre yaşlanmamızın nedenleri; serbest radikallerin ortaya çıkması, aşırı şeker tüketimi, ilerleyen yaşa bağlı olarak bazı hormonların azalması, sağlıksız ve hareketsiz yaşam, sigara, stres, kalitesiz yaşam, sağlıksız beslenme, sağlıksız diyetler vb.

Nedir bu serbest radikaller ? Tükettiğimiz yiyecekler vücutta yakılarak enerjiye dönüştürülür. Bu dönüşüm sırasında da 'Serbest Radikaller' adı verilen toksinler oluşuyor. İşte bu serbest radikaller, hücre zarlarına yapışarak yıpranmasına,yaşlanmasına hatta yapısını bozarak kanserojen bir nitelik kazanmasına dahi sebep olabiliyor.. Vücutlarımızda erozyona sebep olarak yaşlanmamızda da ciddi rol oynuyor.


Peki bu serbest radikallerin düşmanı kimdir derseniz size cevabım 'Antioksidan'. Yaşın ilerlemesi, çevresel faktörler, yanlış beslenme, serbast radikaller vb. nedenlerle erozyona uğrayan dokularımız kendini yenileyebilmek için antioksidana ihtiyaç duyuyor.


Antioksidanların bir kısmı vücudumuz tarafından üretiliyor ancak bir kısmını da dışarıdan besinlerden almamız gerekiyor.


Antioksidanlara ihtiyaç duymamızın tek nedeni serbest radikaller değildir. Sürekli ağır yemekler yenmesi, zararlı güneş ışınları, kullanılan ilaçlardaki artıklar, egzoz dumanları, hava kirliliği vb. bu ihtiyacı artırmaktadır.

Gelelim bu antioksidanların ne/neler olduğuna ve hangi besinlerden alabileceğimize. En çok bilinen antioksidanlar A, C, E vitaminleri, Koenzim Q10, Selenyum ve Çinko'dur.

E Vitamini

En çok buğday, mısır, pirinç gibi tahıllarda bulunur. Bunun yanı sıra ceviz, badem ve yer fıstığı gibi kuruyemişlerde, yeşil sebzelerde ve bitkisel yağlarda bulunur.
E vitamini ısıya dayanıklıdır. Bu nedenle pişirilerek yenildiği takdir de besin kaybı yaşanmaz. Ancak kızartıldığında, öğütüldüğünde ve ya beyazlatıldığında (kepekli ürünler) tahrip olur ve fayda sağlayamazsınız.


C Vitamini

En bilinen grup bu sanırım :) Yeşil sebzelerde (brokoli, ıspanak vb.) turunçgillerde, patates de ve çilek, mango ve papaya gibi meyvelerde bulunuyor.

Ancak C vitamini çok çabuk okside olarak etkisini yitirdiği için mümkünse hafifçe haşlanarak ya da mümkünse çiğ olarak yenmesi, kesildikten (metalle temas) sonra hızla tüketilmesi gerekmektedir.

A Vitamini

Havuç, ıspanak, brokoli, karalahana gibi yeşil sebzelerde ve kayısı ve şeftali gibi meyvelerde bulunur. Ayrıca birçok kanser türüne yakalanma riskini de azaltır.

Koenzim Q10

Hücrenin enerji üretim merkezi olan mitokondri de elektron taşıma zincirinde görev alır ve ATP üretimine yardım eder. Vücudumuzun kullandığı enerjinin %95’e yakını ATP’lerden karşılanır. Dolayısıyla koenzim Q10 neredeyse tüm enerjinizin üretilmesine yardım eder.Vücut tarafından üretildiği gibi besinlerden de alınabilir. Ancak koenzim Q10 yüksek ısıya dayanıklı değildir. Bu yüzden özellikle kaynatma ve kızartma sırasında ciddi kayıplar görülür.
Bir diğer özelliği de koenzim Q10’in yağda çözünen bir yapıya sahiptir. Bu sebeple yağlardan zengin bir besin ile tüketildiğinde daha iyi taşınır ve iletilir.
Ciğer, kalp, böbrek gibi sakatatlarda ve balıkta yüksek oran da bulunur. Bunun yanı sıra soya fasulyesi, avokado, brokoli ve antep ve yer fıstıklarında bulunur. Günümüzde pek sakatat tüketilmemesi takviye edici haplara yönelimi sağladı.
Ayrıca kanser ve bazı nörolojik hastalıklara karşı da etkilidir.

Alfa Lipoik Asit

Alfa lipoik asit cilt hücrelerinin bir numaralı yangı giderici (anti-inflamatuvar) ve yaşlanmayı geciktirici (anti-aging) dostudur. Cilt hücrelerinin enerji üretimini destekler, kollajen üretimini artırır ve serbest radikallere karşı korur. Hem suda hem de yağda eriyebilme özelliği ALA’in her ortamda emilimini ve dolayısıyla becerilerini artırıyor. 
ALA tek başına, C ve E vitaminlerinin bir arada başardıkları antioksidan etkinin 400 katını gösterebiliyor. 
Cildin üzerini kaplayan ölü hücrelerin atılmasını sağlayarak cildi yeniliyor. Yağ hücrelerinin üretimini düzenliyor. 
Ciltteki sivilce izlerini, kırışıklıkları ve lekeleri gidermeye destek oluyor. Çalışmalar, ALA’in hafiften ortaya doğru olan kırışıklıkları neredeyse yüzde 50 oranında azalttığı görülmüştür. Göz çevresinde kullanımı daha uygundur. Cildin gereğince nemli ve yumuşak olmasını, ışıltılı ve pürüzsüz görünmesini sağlayan ALA cilde doğrudan uygulandığında kolaylıkla emilebilse de, uygulandıktan çok kısa bir süre sonra oksitlenir. 

Bu nedenle serbest radikallerin ciltte oluşturduğu zararları engellemek, foto yaşlanmayı (güneş ışığına bağlı cilt yaşlanması) azaltmak için sadece dışarıdan ALA kullanımıyla yetinmemeli, ağız yoluyla da ALA desteği alınmalıdır.
Kırmızı et, böbrek ve karaciğer, bira mayası, brokoli, ıspanak, domates ve bezelye gibi besin kaynaklarında bulunuyor. Ayrıca vücudumuzun da küçük miktarlarda ürettiği keşfedildi. 

Çinko

Et, süt ve ürünlerinde, kaju, fıstık, kabak çekirdeği gibi kuruyemişlerde, patates, esmer pirinç ve fasulyede bulunuyor.

Son olarak üzüm çekirdeği şimdiye kadar ki en güçlü antioksidan içeren besin olarak tarihe geçmiştir. Özellikle siyah üzümün çekirdeği tüketilmelidir. Yutmaktan ziyade çiğnenerek yenmesi ile doğal antioksidan almış oluruz.

Selenyum

Vücudun hastalıklara ve strese karşı direncini arttırır. Serbest radikal hasarını ve iltihabı düşürür. Bu, selenyumun, kanserin yaygın biçimlerini önlemeye, virüslerle mücadele etmeye, kalp hastalığına karşı savunmaya yardımcı olur. Ve astımla ilişkili semptomları yavaşlatır.
Selenyum toprakta ve besin kaynaklarında bulunur. İnsanlar için, selenyum almanın temel yolu yiyecek, su ardından hava yoluyla da mümkündür. Toprağın içeriğindeki selenyum yere göre değişiklik gösterir. Yani aynı yiyecek dahi, başka bir yerde yetişmişse eğer, selenyum açısından fakir bir durumda olabilir ve bu da o yiyecekten gelecek olan faydanın düşmesine sebep olabilir. 
Peki Selenyum hangi yiyecekler de bulunur: yumurta, ayçekirdeği, kuzu ciğeri, kaya balığı, ton balığı, somon, tavuk göğsü, hindi, chia tohumu, tereyağ ve mantar.

Antioksidan İçeren Diğer Besinler;

  • Bitki Çayları: Kekik, biberiye, adaçayı, yeşil çay, beyaz çay
  • Baharatlar: Nane, zencefil, zerdeçal
  • Sarımsak ( ezilerek kullanılması tavsiye olunur)
  • Limon
  • Nar: Cilt içinde ayrıca faydalıdır. Parlaklık sağlar.
  • Kurt Üzümü: Ayrıca bağışıklık sisteminin güçlenmesinde de önemlidir.
  • Kırmızı Erik: Serbest radikalleri absorbe edebilme oranı en yüksek besindir. Bu da onu dejeneratif (hücre zedelenmesine bağlı) hastalıklar ve kanser gibi hastalıklarla mücadele de çok önemlidir. Ara öğün olarak günde 4-5 adet tüketilmelidir.
  • Böğürtlen: İçerisindeki elastin kanser hücrelerinin oluşumuna karşı koruma ve ekfeksiyonlara karşı bağışıklık hücrelerini güçlendiriyor.
  • Keten Tohumu: Ayrıca lif bakımından da zengin bir besindir. Günde 2 yemek kaşığı kadar tüketilebilir.
  • Isırgan Otu: Çay ve ya yemek olarak tüketilebilir.
  • Yosun: Daha çok Asya kültüründe tüketilen yosun içerisinde 25 farklı mineral ve birçok vitamini bulundurur.
Arkadaşlar bu besinleri düzenli ve sağlıklı bir diyet eşliğinde tüketerek hem birçok hastalıktan korunmuş oluyoruz. Hem de daha sağlıklı bir cilde sahip oluyoruz. Bu yazımda öncelikle bilgi vermek ve neyi neden kullanmalıyız, alacağımız cilt bakım ürünleri ihtiyacımıza göre neleri içermeli biraz bunlar hakkında ön giriş yapmak istedim. 

Çünkü dışarıdan ne kadar ürün sürersek sürelim tükettiğimiz besinlerle desteklemediğimiz sürece gözle görülür bir etkisi olamaz. Çünkü cilt ancak belli bir miktar çekebiliyor ve hücre boyutunda içten onarım kısmında bir etkisi olmuyor. Bu nedenle de bir sonraki yazımda burada bahsettiğim bilgiler ışığında doğal ve dermokozmetik içerikli ürünlerle cilt bakımı hakkında bir yazı yazacağım.

Tutumlu kalın, takipte kalın..